ögrenilmiş acizlik diye buna derler
Çanakkale'den döndükten sonra Beşiktaş'ta kaldık 2 gece. Sabah bir kaç ihtiyacı almak için köşedeki büfeye gittim. Dükkan boştu. İçerden geçkin yaşlarında bir hanım çıktı. İstediklerimi hazırladı. Gazete almak için dışarı yönelirken iki kişi daha büfeye girdi ellerinde gazeteleri ile. Ben gazetemi alıp içeri döndüğümde onlar paralarını ödüyorlardı. Tam ben de ödeme yapacakken içerden hanımın eşi hızla geldi. Kadıncağız tam o sırada aldıklarımın ne kadar tuttuğunu hesaplıyordu ki, kocasının gelişiyle kitlendi kaldı. Adam yan taraftan hesaba müdahale etmeye başladı. Aldıklarımın üzerine gazetelerin tutarını ekleyemediği için ters ters kadına baktı. Kadına uzattığım parayı havada kapıp, alaycı bir ifadeyle gülerek "sen yapamazsın işte" dedi.
Sinirlerim zıp zıp oynadı bir anda. Yahu adam bir müsade et, o da bir süre sonra senin gibi tık tık hesaplayacak herşeyi. Ama yoook. Bizim Türk erkeği pek meraklı kadınını acizleştirmeye. Üstün insan, sen sanki 3 yufka 2 gazeteyi bir iki saniye önce hesapladın diye büyük adamsın.
İşin üzücü tarafı, kadının kocası geldiğinde tamamen işlevsiz hale gelmesindeydi. Müdahale edilmemiş olsa hesabını yapacak, para üstünü verecek ve kendine güveni gelecekti. Daha fazlasını düşünecek ve yapacak gücü bulacaktı.
Bu tip hikayelere zaman zaman orada burada rastlıyorum ya da duyuyorum. Gençliğinde yalnız yaşayan, her işini kendi gören, modern, çalışan kadına evlilik sonrası bir haller oluyor. Gece evde yalnız kalamaz oluyor, işten biraz geç çıksa eşine "gel beni al" diyor. Acizliği yavaş yavaş, sindire sindire öğreniyor.
Çanakkale'den döndükten sonra Beşiktaş'ta kaldık 2 gece. Sabah bir kaç ihtiyacı almak için köşedeki büfeye gittim. Dükkan boştu. İçerden geçkin yaşlarında bir hanım çıktı. İstediklerimi hazırladı. Gazete almak için dışarı yönelirken iki kişi daha büfeye girdi ellerinde gazeteleri ile. Ben gazetemi alıp içeri döndüğümde onlar paralarını ödüyorlardı. Tam ben de ödeme yapacakken içerden hanımın eşi hızla geldi. Kadıncağız tam o sırada aldıklarımın ne kadar tuttuğunu hesaplıyordu ki, kocasının gelişiyle kitlendi kaldı. Adam yan taraftan hesaba müdahale etmeye başladı. Aldıklarımın üzerine gazetelerin tutarını ekleyemediği için ters ters kadına baktı. Kadına uzattığım parayı havada kapıp, alaycı bir ifadeyle gülerek "sen yapamazsın işte" dedi.
Sinirlerim zıp zıp oynadı bir anda. Yahu adam bir müsade et, o da bir süre sonra senin gibi tık tık hesaplayacak herşeyi. Ama yoook. Bizim Türk erkeği pek meraklı kadınını acizleştirmeye. Üstün insan, sen sanki 3 yufka 2 gazeteyi bir iki saniye önce hesapladın diye büyük adamsın.
İşin üzücü tarafı, kadının kocası geldiğinde tamamen işlevsiz hale gelmesindeydi. Müdahale edilmemiş olsa hesabını yapacak, para üstünü verecek ve kendine güveni gelecekti. Daha fazlasını düşünecek ve yapacak gücü bulacaktı.
Bu tip hikayelere zaman zaman orada burada rastlıyorum ya da duyuyorum. Gençliğinde yalnız yaşayan, her işini kendi gören, modern, çalışan kadına evlilik sonrası bir haller oluyor. Gece evde yalnız kalamaz oluyor, işten biraz geç çıksa eşine "gel beni al" diyor. Acizliği yavaş yavaş, sindire sindire öğreniyor.
0 Comments:
Yorum Gönder
<< Home