deliyiz biz

Salı, Ekim 10, 2006

hani o muhteşem duygular nerede?


Hastane yatağında yatıyorum. Ameliyattan çıkalı bir kaç dakika olmuş.
Sabahın dokuzu, dilim damağım kurumuş. Dilimi döndürüp iki kelime bile edemiyorum.
Saat üçe kadar su içmek yok diyorlar, deli misiniz ölüyorum ben,
Su diye uluyorum, dilim döndüğünce, yok...


Bir yandan da merakla bekliyorum,
oğlumu getirecekler,
yüzünü göreceğim ilk kez, merak içindeyim, susadım, su içmem gerek.
Aynı sen diyorlar, şişiniyorum felaket, ultrasonda anlamıştım zaten ben, diye geçiriyorum aklımdan. Çok susadım, Allah rızası için bir su, yok...
Pamukla, ucundan ıslatıyorlar dudaklarımı. Bu nasıl bir susamaktır böyle, pamuğu yiyeceğim, oğlumu merak ediyorum, nerde kaldı...
Meraktan çatlayacağım, küçük adamın yüzünü bir görsem, yatak da batıyor sanki, azıcık doğrulsam şöyle...
Aaaaaaaaaaaah, imdat bu nasıl bir acıdır, kızım sen kıpırdama, iyice yapış yatağa, suuuuuuuuuuuuuuuuuu...
Etrafımda ağzı kulaklarında bir sürü insan, hepsinin dişlerini görebiliyorum, bir de kendi halinizi görebilseniz aynada, pööööö...
E hadi oğlum nerede, yarım saat oldu doğalı, bir yıkayıp getiremediniz, yıkanmak dedimde aklıma geldi, çooooooooooook susadım ben çok...
Kapı açılıyor, hemşirenin koltuk altına sıkışmış sarı bir bohça, o da ne "aa beşik yok" diyor, geri dönüyor.
Oğlumu getirsene be kadın, beşik meşik...
Dakikalar geçiyor, aval aval kapıya bakıyorum, sarı bohça nereye gitti...
Aklımdan orda burda okuduğum doğum hikayeleri geçiyor. Yüzünü ilk gördüğümde düştüm bayıldım, öldüm bittim, şiir yazdım, kalbim durdu...
Bana hangisi olacak acaba diyorum.
Hemşire geliyor, bir elinde tekerlekli beşik, koltuk altında sarı bohçam.
Sağ koluma bırakıveriyor. Susamış mıydım, yatak mı batıyordu, dünya dönüyor muydu...
Aklımdan ilk geçen ne kadar çirkin olduğu. Yahu bizden bu mu doğacaktı? Biraz güzel olur diye ummuştum. Kime benzedi ki bu?
Eeeee, hani kafam tavana vuracaktı, gözlerimden yaşlar boşanacaktı, ayılıp bayılacaktım?
Tık yok.
Anne oldun anne huuuu...
Gece beraber uyuyoruz, kollarımda, göğsümde...
Hayatımda ilk defa kuş uykusu uyuyorum. Ya ona bir şey olursa diye...
Rahat uyusun diye arada bir beşiğine koyuyoruz, sağ elim beşiğe kenetleniyor. Hem uyuyorum, hem uyanığım. Devamlı tetikteyim, mazallah biri alır götürür oğlumu...
Yanaklarını, burnunu, ellerini kontrol ediyorum devamlı, üşümesin.
Koca adam elleri var, bu kadar büyükte el mi olur, olur.
Her yanım ağrıyor, karnım aç, dikişler sızıyor...
Bütün gece hiç uyumuyorum, hayatımda ilk kez...
Ertesi gece yine uyumuyorum, onu bekliyorum.

Aylar geçtikçe o ilk anın hesaplaşmasında buluyorum kendimi.
Ve anlıyorum...
ilk görüşte olmazmış, yaşamak gerekirmiş, hissetmek, koklamak, paylaşmak, emek vermek.
İşte o zaman gözlerinden yaşlar boşanıyormuş meğer...

18 Comments:

  • az kaldı az. bir kaç ay sonra kızınla tanışacaksın! kolay mı?
    insan o kadar garip hissediyor ki. daha önce hiç görmediğin bir yüzü, ilk defa görüyorsun. çok değişik. ilk izlenimlerini merakla bekliyorum.

    sevgiler

    By Blogger bkaya, at 2:30 ÖS  

  • Yaaa işte adamın küçüğü büyüğüyok şekerim.bööle şair,yazar,hatip ediyorlar kadını dimi?

    Süper manyak bir duygu annelik yahu.İçinden çıkan yaratığı yine içine,ciğerine sokacak kadar çok seviyorsun:)))

    Allah iyiki erkeklere bahşetmemiş bu olağanüstü olayı.Iyyyy nazlarından geçilmezdi,hele bide oğlan doğursalar bi kere kesin 4 sene lohusa yatağındaydılar;P

    By Blogger kedi, at 2:16 ÖÖ  

  • İyiki yorum bırakmışında seni bulup bu yazıyı okumuşum diye düşündüm tüm yazıyı okurken.... Bende aynı senin gibi düşünmüştüm acaba ne hissedicem diye. Ama aynı dedigin gibide "allah allah" oldum. Ama sonra var ya sonra dünyamı dönüyor, durmuşmu hiç umurumda olmadı. Hastanede yaşadığımız kotu olay yüzünden 4 ay ışık açık eli elimde kuş uykusunda uyudum. Aynen sana katılıyorum emek verince gerçekleşiyor herşey...

    By Blogger Koyubeyaz, at 9:01 ÖÖ  

  • biyonikcim,
    sana tamamen, komple ve tüm benliğimle katılıyorum.
    bel fıtığı olduğumda kocam hem küçük adamın herşeyiyle hemde ev işleriyle haşır neşir olmak zorunda kalmıştı. o güne kadar yakınmalarımı, "abartıyorsun canım" diyerek savuşturan adam, 2 gün sonra "bu evin işleri yap yap bitmiyor yahu" ve "ya ben bütün gün alt değiştiriyorum, bu ne böyle" nidalarıyla "seni anlıyorum" diyerek teslim oldu.

    sonuç: hem ev işlerinde hem de çocukla ilgili işlerde sorumluluk almaya başladı, benim yükümü hafifletmek için. (böyle de tatlıdır)

    erkeklerin burnunu biraz sürtmek gerekiyor. farkında bile değiller bizim omuzlarımızdaki yükün.


    koyubeyazcım, hoşgeldin

    seni doğumdan öncesinden takip ediyordum severek. biz de küçük adam 4 günlükken hastanelik olmuştuk. sezeraynlı halimle koltuktan kalkamazken, arkasına bastığım spor ayakkabılarımla, kucağımda küçük adam 3 kat aşağı uçarak bir kaç dakikada hastaneye nasıl gittiğimizi bilemezsin.
    sonraki günlerde dakika başı nefesini kontrol ederdim. bu delilik 6 aylık olana kadar devam etmişti.

    hala uyku arasında kırk kere nefesini kontrol ediyorum o ayrı :)

    By Blogger bkaya, at 11:29 ÖÖ  

  • Ben epidural sezeryanla doğurdum belki de o yüzden anı anına yaşadığım için hemen sarıp kucağıma verdikleri için görür görmez başladı aşkımız, ne ayılmayı bekledim, ne susuzluk çektim ne de acı, sadece ogluma odaklanmıştım, belki narkoz alsaydım benimki de anlattığın gibi olurdu.

    By Blogger Gün, at 12:29 ÖS  

  • gün, narkoz felaket bir şey, ben aslında epiduralle normal doğum planlıyordum. bizim küçük adam doğmayınca mecbur kaldık sezeryana. doktorum epiduralle sezeryan yapmak istemedi. çocuğu çıkartırken karına bastırıyoruz, anne panik oluyor, tercih etmiyorum dedi. ama ikinciyi normal doğuramazsam, epiduralle sezeryan düşünebilirim. senin izlenimlerin nasıl?

    By Blogger bkaya, at 3:51 ÖS  

  • Ben epiduralle sezeryan olanlardanim pardon benimki spinalli sezeryan arasinda ne fark var ahal cozemedim. Bence harika hic dogum yapmamis gibiyim. Ne agrim ne sizim oldu ayni gece ayaga kalkip tuvalete gittim. Ertesi gun hic bir sey olmamis gibi yurudum. Tabi ameliyat oluyorsun ufak tefek seyler oluyor ama bu kadar buyuk birseyden sonra kalkip dolasmak ve tuvalaete kendin gidebilmek cok iyi. ikinci gun hastaneden hic birsey olmamais gibi ciktim. bence denemelisin ama soylede brisey var doktorun ve narkazotorun etkisi cok buyuk. bende Güncügüm gibi her seyi gordum ve karina bastirilmasinida yasadim belkide nette cok okudugum icin hic birseyden panik olmadim. hatta doktor ne yaparsa simdi bu evrede bu evrede diye biliyordum. yani kısacasi iyi bir sey su epidural.

    By Blogger Koyubeyaz, at 4:06 ÖS  

  • ne güzelmiş şu epidural. keşke doktoru dinlemeyip ısrar etseymişim. ilk doğumda insan pek bi şapşal oluyor. bundan sonrakini öyle yapabilirim.

    By Blogger bkaya, at 9:14 ÖS  

  • Oğlumu kucağıma verdikleri anı hatırladım birden (oğlum 23 yaşında)ne tatlı bir duygu anne olmak öyle değil mi?

    By Blogger Nenoni, at 8:35 ÖÖ  

  • Uzun süredir ağlamaktan uzak durabiliyordum. Ama bu yazıyı okumadım, sanki yaşadım. Şu an burnum tıkandı, ağzımdan nefes alıyorum. Sana ve ailene ömür boyu mutluluklar diliyorum Bkaya. Sevgilerimle...

    By Blogger didi, at 10:04 ÖÖ  

  • nenoni,
    anne olmak çok acayip bir şey. böyle bir karşılıksız sevginin var olabileceğini aklım almazdı eskiden. şimdi ise her geçen gün nasıl arttığını görüp hayret ediyorum.

    didi,
    aman sakın ağlama, kızlar üzülür sonra anneleri ağlıyor diye :)
    ben de sana sağlıklı ve kolay doğumlar diliyorum. tabii sonrası için bol bol enerji ve sabır. zorlukların iki kat olacak belki ama mutluluklarında öyle.

    sevgiler

    By Blogger bkaya, at 12:48 ÖS  

  • Harika! Gerçekten de emek vermek gerekiyor, hamilelik işin reklamlar kısmı.

    By Blogger Aslı Cin, at 1:29 ÖS  

  • Ben sezeryanla doğum yaptım. Ayıldığımda odamdaydım oğlum da yanımda küvözdeydi. Baktım ilk an. Yüzünü gördüm iyi olduğunu gördüm.O an içim o kadar rahatladı ki kucağıma almak aklıma bile gelmedi. Bir de ben de çok susamıştım bir de temmuzun onuydu odanın içine güneş vurmuştu. benim de dudaklarımı ıslatmıştı pamukla annem su isteyip de içemeyeceğimi öğrenince pamukla yetinmiştim.bir de ilk emzirme anımda oda çok kalabalıktı istememiştim her yerim görünsün. kalabalıktı derken etraftakiler hep akrabaydı ama olsun. sonra da her zaman gizli gizli emzirdim. Hiç öyle lönk diye açanlardan olmadım.Sen buraya geldiğinde battaniye örtmüştün ya ben de öyle örtüyle gezdim 22 ay. seni okuyunca ben de bunları hatırladım.bu arada lönk diye açanlar varsa okuyanlar arasında üstüne alınmasın, kişisel tercihtir ama bir arkadaşım vardı, dört beş aile otururken mesela kadınlı erkekli birbirimize gittiğimizde arkasını bile dönmeden açar emzirirdi odanın ortasında o aklıma geldi ona istinaden yazdım.o da bana aşırı bir rahatlık gibi gelirdi. ne olursa olsun annelik güzel şey...

    By Blogger Burcu - Mutfak Camı, at 1:41 ÖÖ  

  • Topluiğne'nin yorumlarından buldum seni ve bu yazını okuyunca da 10 yıl öncesine gittim. Ben de oğlumu kucağıma verdiklerinde ilk görüşte aşkı yaşamadığım için hep bir hesaplaşma içine girmiştim kendimle.Acaba bn iyi bir anne olamayacakmıyım diye...Kimseye de derdimi söyleyemiyordum, utanıyordum!!...
    Senin yazını okuyunca birden o günler aklıma geldi :)

    By Blogger DAMLA, at 8:10 ÖÖ  

  • Super bir yazı, duygularını yüzde yüz paylaşıyorum. Annelik başıma gelen en güzel iki şeyden birisi (diğeri eşimle karşılaşmamdı)ve hergün tanrıya bu tatlı şeyi bana verdiği için bin kez şükrediyorum.Özellikle ilk kırk günde insan manyak oluyor hiç uyumayayım onu seyredeyim,nefes alıyormu acaba ya birşey olursa diye. Kızım 9 aylık oldu ama o kuş uykuları hala devam ediyor gece boyunca defalarca kontroller yapılıyor , üşüdümü, terledimi, ters mi döndü, üstümü açıldı, karnımı acıktı, susadı mı,vs...ve hep devam edecek sanırım. Yinede bana yaşattığı herşey için prenses kızıma binlerce teşekkürler.

    By Blogger prenses sureyya, at 5:34 ÖS  

  • Ben o bastırmayı da hissetmedim, şunu biliyorum dr'umun itirafından, ekibine, narkozitörüne güvenmeyen dr tavsiye etmez demişti.

    By Blogger Gün, at 11:45 ÖS  

  • burcucum,
    ben ilk aylarda sağmal inek şeklindeydim. küçük adam ememediği için hastane pompası alıp onunla çekmiştim saatte bir. sütüm gelsin diye. evde annem, eşim, eşimin anneannesi. pompa 25-30 kilo birşey. oradan oraya taşıyamıyorsun. ev küçük. yatak odasına koysam akşam küçük adam uyanır diye korktum. salona koydum. yarım saatten fazla sürüyor bir çekiş. 1 saat sonra tekrar çekiyorsun. öyle kapatmak falan mümkün değil. iki elinde iki pompa. herşey meydanda yani. bir süre rahat edemedim. sonra artık rahatlık falan düşünecek halin kalmıyor.
    neyse ki 3 aydan sonra pompa olayımız yerini gerçek emmeye bıraktı da bende mahremiyetime geri döndüm

    By Blogger bkaya, at 1:44 ÖS  

  • aslı,
    gerçekten emek verince giderek artıyor sevgi. nereye kadar artacak bilmiyorum. bir yerde bitiyor mu acaba bu?

    damla,
    yok yok hiç utanma. ilk anda olmadı belki ama anneler olarak her zaman büyük aşk yaşıyoruz çocuklarımızla.

    prenses suryya,
    gece uyanmaları hiç bitmiyor. o uyanmasada ben uyanıp, üstünü, nefesini, ateşini her gece kontrol ediyorum. annelik böyle işte.

    sevgiler

    By Blogger bkaya, at 3:11 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home


 
javascript hit counter